Size şuan okumakta olduğum kitaptan bir alıntı yapmak istiyorum.
Okumakta olduğum kitabın adı "Mutluluk ve Yaşama Sanatı" yazarı : Michel de Montaigne
Hüzün; Ben insanın kedere, hüzene bile isteye, seve seve kendini bıraktığını düşünüyorum. Yalandan kendini kederli gösteren insanlar vardır. Onları söylemiyorum Söylemek istediğim, en üzgün zamanımızda bile içimizden bize gülümseyen, hoşumuza giden, ince ve tatlı bir şeyler duyumsadığımızdır. Sanırım hüzün kimi ruhlar için zevkli bir gıda.
Bu da başka bir bakış açısı;
Hüzün Düşkünlüğü; Ben hüzün düşkünlerinden değilimdir. Benim gözümde en ufak kıymetli olan bir duygu değildir. Bu durumdan hoşlanmam. Ama pek çok insanın hüznü büyük bir değer olarak saydığını görürüm. Çünkü zannederler ki, o olgun, erdemli, akıllı insanların bir özelliğidir.
İtalyanlar bu duruma, "melankoli" yani "kötülük" demekle daha uygun bir ad vermişler bence.
Çünkü hüzün her zaman zararlı, anlamsız, küçük, pısırık bir duygudur. Stoacı filozoflar bu duyguyu kendilerine yasak etmişlerdi.
Kitapta kendinize ait o kadar parça buluyorsunuz ki...
Hüzün'de de olduğu gibi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder